DOPPLER

Aralık ayının son demleri. Yeni bir yıla girmeye günler kaldı. Yine yeni umutlar , yeni hayaller ve yeni hedefler peşinde koşacağız. Sanırım yaşamdaki asıl tat da burada gizli -istediklerimizi gerçekleştirmekte değil gerçekleştirebilmek için verdiğimiz mücadelede- . Yaşamımızın her evresinde bir şeylerle mücadele etmek durumunda kalırız , hayatı yaşanılır ve bizi de güçlü kılan budur. İnişli çıkışlı , bazen zirvede bazen dipte yaşadığımız hayatla varız aslında. Bu sürede aldığımız bazı kararlar hayatımızın kökten değişimine sebep olabilir. İşte bugün ele alacağım Erlend Loe'ye ait bir eser olan ''Doppler''da da başkahramınımız Andreas Doppler'ın hayatına dair en büyük kararı almasıyla hikaye başlıyor. Doppler bir başarı abidesi. Güzel bir evliliği , güzel bir evi , iki çocuğu ve çok başarılı olduğu bir işi var. Babasının ölümünün ardından bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşüyor ve orada yarı baygın halde uzanıyor. İşte gökyüzü ve işte Doppler. Ve...