Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ELIA İLE YOLCULUK

Resim
        Güzel bir günden herkese merhaba arkadaşlar. Bugün, okurken büyük keyif aldığım ve bana adeta kültür şöleni yaşatan Zülfü Livaneli'nin kalemiyle ''Elia ile Yolculuk'' kitabının yorumlarını sizlerle paylaşacağım.        Öncelikle, kitabı satın alırken kitabın kapak tasarımının ve içerisinde yer alan çizimlerin ilgimi çektiğini söylemeliyim. Kitap, Kutlukhan Perker'in illüstrasyonları ile okuması daha canlı ve keyifli hale geliyor.       Anı türünde yazılmış olan bu kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Zülfü Livaneli, dünyaca ünlü sinema ustası ve yazar Elia Kazan'ın kim olduğuna dair okuru bir yolculuğa çıkarıyor. Elia Kazan, küçük yaşta Anadolu'dan New York'a neden gitti? Ailesi kimdir? Amerika serüveni boyunca neler yaptı? Bu konularla ilgili genel bilgiler veriyor. Aralara da kendisi ile ilgili ufak anekdotlar serpiştiriyor. İkinci bölümde ise Elia Kazan'ın, Zülfü Livaneli'den kendi annesinin doğduğu topraklara gi...

KÜÇÜK ŞEYLER

Resim
       Güzel bir pazar gününden herkese merhaba arkadaşlar. Bugün sizlerle Samipaşazade Sezai'nin kaleminden ''Küçük Şeyler'' kitabının yorumlarını paylaşacağım.      Samipaşazade Sezai'nin çocukluk ve gençlik yılları, babası Sami Paşa'nın Taşkasap'taki büyük konağında geçmiştir. Dönemin ünlü yazar ve şairlerine ev sahipliği yapan bu konak önemli bir buluşma noktası olmuştur. Çünkü Sezai burada pek çok önemli yazar ve şairle tanışma imkanı bulmuştur. Özel hocalardan Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri aldıktan sonra, Londra Sefaretine ikinci katip olarak alınmıştır. Tanzimat dönemi edebiyatın öncülerinden olan yazar, eserlerinde neyin anlatıldığının değil, nasıl anlatıldığının önemli olduğunu vurgulayarak basit konuların dilin ve anlatımın gücüyle harmanlanarak okura sunulmasını sağlamıştır.       ''Küçük Şeyler'' adlı bu kitapta yedi farklı öykü ve bir de çeviri öykü bulunmaktadır. Bu hikayeler, ''Bu Büyük Adam Kimdir?''...

SİMYACI

Resim
       Karlı bir Ankara gününden herkese merhaba arkadaşlar. Bugün Paulo Coelho'nun kaleminden ''Simyacı'' eserinin yorumlarını paylaşacağım sizlerle. Beni gerçekten derinden etkileyen, muazzam bir eser olduğunu belirterek söze başlamalıyım.      Paulo Coelho, bu eserini 1987 yılında iki haftalık bir sürede yazmıştır. Ve bunu da ''Ruhumda zaten yazılı olduğu için bu kadar kısa sürede yazabilmeyi başardım'' şeklinde belirtmiştir. Dünyada milyonlarca insana ilham kaynağı olmayı başarmış bu kitap, 80'den fazla farklı dile çevrilmesiyle, yazara bir eseri en farklı dile çevrilen kişi unvanını kazandırmıştır. Mevlana'nın Mesnevi'sindeki küçük bir öyküden yola çıkılarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir ''klasik'' yapıt haline gelmiştir.       Mistik bir peri masalı tarzında yazılan bu romanın, farklı kültürde birçok insana ulaşabilmesinin sırrı, evrensel mesajları hikayeleştirerek o...

OTOMATİK PORTAKAL

Resim
           Harika bir bahar gününden herkese merhaba arkadaşlar. Anthony Burgess tarafından kaleme alınan ve Dost Körpe tarafından dilimize çevrilen ''Otomatik Portakal'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.           İngiliz romancı, besteci ve eleştirmen Anthony Burgess'a tedavi edilemez bir hastalık tanısı konuyor. Bu yüzden ilk eşi geçimini sürdürebilsin diye bir yıl içinde beş buçuk roman yazıyor. Bu bir yılın sonunda ise teşhisin yanlış olduğuna karar veriliyor. Bu süreçte artık tanınan bir yazar oluyor. Yaşadığı bu acı deneyimi ''Otomatik Portakal'' kitabında oluşturduğu karakterler üzerindeki öfkeye yansıttığı söyleniyor.            Cockney dilinde ''uqueer as as clockwork orange'' deyişi gariplikleri barındıran kişi anlamına gelmektedir. ''Otomatik portakal'' tam da bu deyişe uygun, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikayedir.           Akıcı, a...

MARTIN EDEN

Resim
          Güzel bir bahar akşamından herkese merhaba arkadaşlar. Bugün yine şahane bir eserin yorumlarını paylaşacağım sizlerle. Jack London tarafından kaleme alınan ve Levent Cinemre çevirisiyle okura sunulan eserin adı ''Martin Eden''. İçinde sosyoloji, psikoloji ve felsefeyi barındıran bu kitap 1900'lü yılların Amerika'sını anlatıyor.          Jack London, çok küçük yaşlarda uzun saatler boyunca konserve fabrikasında çalışarak iş hayatına başlayan bir yazardır. 17 yaşında fok avcılığı yapmak üzere bir gemiye atlar ve ağır koşullarda tayfalarla birlikte denizde bulunur. Kitabındaki karakter Martin Eden'ın aksine sosyalist bir yazardır.         ''Martin Eden'' yarı otobiyografik bir romandır. Kitapta anlatılan baş karakter, Jack London'ın karakteri ve hayatı ile bazı yönlerde paralellik gösterir. Hayatta kalma mücadelesi, yazar olma mücadelesi, arkadaş ortamı yazarın hayatı ile benzerdir.         ...