HAYAT İMKANSIZ

 

         Yılın son gününden herkese merhaba arkadaşlar. Yeni yılın hepimiz için başta sağlık olmak üzere, mutluluk, huzur, neşe, başarı, bolluk, bereket ve mucizeler getirmesini dilerim. Yılın son kitabı olarak seçtiğim kitap, Matt Haig'in kaleminden ''Hayat İmkansız.''

          Öncelikle kitabın yıl içerisinde okuduğum en iyi kitap, beni en çok etkileyen kitap olduğunu söylemeliyim. Bu kitap kalbimde müthiş tatlı bir his bıraktı. Yıl sonunu harika bir kitapla bitirmek mutlu etti. ''Gece Yarısı Kütüphanesi'' kitabında olduğu gibi bu kitabın sonunda da gözyaşlarıma hakim olamadığımı itiraf etmeliyim. Çok etkiledi beni çok. Hatta Matt Haig'in en çok beğendiğim kitabı olduğunu söylemeliyim.

          Yaşamın ışıltısını, doğanın güzelliğini ve yüceliğini, umudun tatlı heyecanını eşsiz bir melodi eşliğinde okura sunuyor yazar. Geçmiş, şimdi ve geleceği harmanlayarak, kurgulanmış cennet gibi bir gezegen olan Salacia'daki turuncu esintiye yer veriyor. ''La Presencia'' isimli okyanusun dibinden gelen ışıklı küre tüm kötülüklere direnerek fantastik bir yaşama kucak açıyor. Bu fantastik yaşam öylesine gerçekçi anlatılıyor ki bir süre sonra gerçekle hayali ayırt edemez oluyorsunuz.

           Doğanın katledilip yerine oteller yapılmasına bir direniştir bu öykü. Hayatı iliklerimize kadar yaşamamızı sağlayan müthiş bir hikayedir. İbiza'da bir portakal suyu içmenin, bir incir yemenin hazzını okura çok iyi duyumsatıyor. Şimdinin keyfine varıp geçmişi olduğu gibi kabul etmemiz için kurgusal bir dünya yaratıyor. Ben bu kitabı gerçekten çok beğendim, sizlerin de tanışmanızı çok isterim.

           Dilerseniz kitabın konusundan da sizlere bahsetmek isterim:

           22 yaşındaki Maurice, üniversite son sınıftadır. Matematik bölümü öğrencisidir. İki yıl önce annesini kaybedince depresyona girer. Babasıyla anlaşamaz. Kız kardeşi Esther'in de daha fazla desteğe ihtiyacı vardır. Maurice, bir zamanlar Hollybrook'ta matematik öğretmeni olan Grace Winters'a e-posta gönderir, ondan tüm yaşadıklarına dair tavsiye ister eski bir öğrencisi olarak. Bayan Winters, eski öğrencisine cevap yazarak hikayesini anlatmaya başlar. Bu hikaye, yaşamanın bir anlamı kalmadığını hisseden, sonra da yaşamak için amaçların en büyüğünü bulan birinin hikayesidir.

           Bayan Winters, 72 yaşında emekli matematik öğretmenidir. Oğlu Daniel'ın ölümünün ardından hayata küser. Günlerini eşiyle birlikte televizyon izleyerek ve kitap okuyarak geçirir. Eşi Karl da ölünce hayat Bayan Winters için daha da zorlaşır.

            Bir gün Bayan Winters, avukatlık bürosundan gelen bir mektup alır. Christina Van Der Berg isimli birinin İspanya, İbiza'daki mülkünün kendisine miras kaldığını bildiren bir mektuptur bu. Gelen mektup üzerine bir süre hafızasını yoklar. Hollybrooks'ta öğretmenlik yaptığı yıllarda, Noel'de evini açtığı müzik öğretmenidir Christina. Yaptığı iyiliğin karşılığı olarak İbiza'daki evini Winters'a bırakmıştır. Winters bu mektubun ardından Balear Adaları'na, İbiza'ya gitmeye karar verir. Ve yeni yaşamında kendini bir sonsuzluk teorisi içinde bulur.

            Kitaptan birkaç alıntıyla sözlerime son vermek isterim:

            ''Çiçek kokusu artık yalnızca bir koku değildi. Bütünüyle bir lisan, yaşamın reklamını yapan bir şeydi.''

            ''Her şeyde iç sızlatan bir güzellik vardı.''

            Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALBİ İYİ OLANIN YOLU ZORDUR

SATRANÇ

UMUT MEVSİMİ