BİR KİMYA MESELESİ

 

            Güzel bir Ağustos ayından herkese merhaba arkadaşlar. Bonnie Garmus tarafından kaleme alınan ''Bir Kimya Meselesi'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

             1960'lı yıllarda Amerika'da geçen kitabın başkarakteri Elizabeth Zott'tur. Elizabeth Zott kendine has tavırlarıyla dikkat çeken, araştırmacı kimyagerdir. On yıl önce Hastings Araştırma Enstitüsü'nde görev yaparken, Nobel adaylığıyla ünlü kimyager Calvin Evans ile tanışır. Pek hoş olmayan bir tanışmanın ardından, ikinci kez birbirlerine tesadüf ederler. O tesadüfün ardından gerçek kimya sonuç vermeye başlar. Birlikte yaşamaya başlarlar. Elizabeth Zott, Calvin Evans'a ne kadar aşık olsa da onun evlenme teklifini reddeder. Ona göre bir bilim insanı evlenmemelidir. Talihsiz bir olay neticesinde, cinsiyet ayrımcılığı yapılarak iş yerinden kovulur. Böylece Elizabeth birkaç yıl sonra kendini bekar bir anne ve televizyonda yayınlanan bir yemek programının sunucusu olarak bulur.

          Elizabeth, sahip olduğu kimya bilgisiyle yaptığı yemekleri harmanlayarak programı sunar. Ev kadınlarına hitap eden program, kadınların kendilerine olan güvenlerini kazanmalarını, isterlerse her şeyi başarabileceklerini gösteren, yemek yapmanın ciddi bir iş olduğunu anlatan bir programdır. Kısa sürede büyük ses getirir. Kadınların yapabilecekleri, sınırlara meydan okuyup güçlü kalmaları ve toplumda daha çok yer almaları gerektiği savunulur. Elizabeth geçmişte yaşamış olduğu haksızlıklara rağmen güçlü kalmayı başaran ve kadınların haklarını özgürce savunmaları gerektiğine inanan açık sözlü bir karakterdir. Bu yüzden programda, kadınlara yalnızca yemek yapmayı değil, statükoyu değiştirmeleri için ne yapmaları gerektiğini öğretir.

          Kitap, hayatta yaşadığı tüm zorluklara rağmen dimdik ayakta kalmayı başarmış, umutla, heyecanla mesleğinin peşinde koşmuş, güçlü bir anne ve kimyager olan kadının öyküsünü kaleme alır. Bir kimyager olarak, başkarakterin de kimyager olması ve kitapta kimyaya dair terimlerin yer alması beni fazlasıyla etkiledi. Elizabeth'in ayrımcılık sebebiyle iş yerinden kovulması neticesinde, oturduğu evin mutfağını tamamen kimya laboratuvarına dönüştürmesi de beni etkileyen bir başka bölüm oldu. Kadınların gücünü gözler önüne seren ve sınırlara meydan okuyan kitap, değişime kucak açmak isteyen kadınlara bir ışık, bir rehber olur. Toplumsal eşitsizliklere, cinsiyet ayrımcılığına da bir eleştiri niteliğindedir. Baştan sona müthiş bir kurgu ile oluşturulmuş kitabın sonunda, gizli kalmış bir konu da aydınlanır. Etkileyici bir sonla kitaba tatlı bir dokunuş yapılır. Yazarın gözlem gücünü ve kullandığı mizahi dili de çok seveceğinizi düşündüğümden kitabı mutlaka tavsiye ediyorum arkadaşlar.

            Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALBİ İYİ OLANIN YOLU ZORDUR

SATRANÇ

UMUT MEVSİMİ