BOZKIRKURDU
Yaz mevsiminin son günlerinden herkese merhaba arkadaşlar. Hermann Hesse'nin kaleminden ''Bozkırkurdu'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.
Kitabın başkarakteri Harry Haller, 50'li yaşlarında, yalnız, vahşi, huzursuz, yurtsuz, sıla özlemiyle dolu, hüzünlü, kendisini yaşamdan dışlanmış gören, insan yaşamının tüm güvensizliğini kişisel acı ve cehenneme dönüştürüp yoğun biçimde yaşayan biridir. ''Bozkırkurdu'', kişinin parçalanma hikayesini anlatan ana metafordur. Kitap, yalnız bir ruhun trajik çıkmazlarını dile getiren kült bir romandır.
İnsan, içerisinde çok sayıda karakter barındıran bir varlıktır. İçinde barındırdığı parçalarla var olmaya çalışır. Bu parçalarla ne kadar barışık olursa, o kadar sağlıklı bir yaşam sürer. Kitapta da Harry karakterinin kendini bulma, kendisiyle barışma süreci, ruhsal yolculuğu dile getirilir. Kendisiyle çeliştiği, anlaşamadığı bir parçası yüzünden ölümü arzular. Fakat zaman zaman da ölümden korkar. Toplumsal rollerle barışamadığı süreçte Hermine, Pablo ve Maria ile tanışır. Harry'nin kendi yolunu bulması konusunda bu karakterlerin rolü büyüktür.
Kitap, edebi yönden zengin ve incelemeye sığmayacak yoğunluktadır. Yalnızlık, karamsarlık, ölüm, sevgi, gençlik, aşk, tutku gibi duygu silsilesiyle okura farklı tatlar yaşatır. Soyut kavramlar tiyatro aracılığıyla bir oyuna çevrilerek somutlaştırılır. Çok parçadan oluşan ruhun psikolojik analizi yapılır. İnanılmaz etkileyici ve okunması gereken bir eserdir. Kesinlikle tavsiye ederim.
Altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:
''Zaman ve dünya, para ve güç, küçük ve sığ insanların elinde bulunacak her zaman, asıl insanların elinde ise hiçbir şey. Yalnızca ölüm.''
''Üstelik bize yol gösterecek kimsemiz de yok, tek kılavuzumuz yüreğimizdeki özlemdir.''
Bol kitaplı günler, sevgiyle...
Yorumlar
Yorum Gönder