RUTH

 

            Güzel bir Şubat akşamından herkese merhaba arkadaşlar. Lou Andreas-Salome tarafından kaleme alınan ''Ruth'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

             Teoloji, felsefe ve sanat dersleri alan Lou Andreas-Salome hem psikanalist hem de yazardır. Narsisist ve feminist özelliklere sahip olan Salome özgürlük duygusuna çok önem veriyordu. Zekası ve güzelliğiyle 18. yüzyıl düşünürlerini büyük ölçüde etkilemişti. Nietzsche'nin evlenme teklifini reddetmişti. Viyana'daki psikanalistlerin çevresine girdikten sonra da Sigmund Freud'u kendisine hayran bırakmıştı. Rainer Maria Rilke ile büyük aşk yaşamıştı. Rilke, Salome'nin ''Ruth'' isimli kitabını okuyup romandan çok etkilenmiş ve kendi kızına ''Ruth'' adını vermişti.

             Kitap, Salome'nin kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı, yetişkinliğe adım atmaya hazırlanan Ruth isimli bir genç kızın hikayesini anlatır. Annesi ve babası erken yaşta ölmüş olan Ruth, amcası Louis, yengesi Mathilde ve onların çocukları Liuba ile yaşamaktadır. Bu evde kendisini hep yalnız ve istenmeyen biri gibi hisseder.

             Erik yetenekli, coşkulu, hayatı erken tanımış kültürlü biridir. Paris'te kaygısız bir öğrenci hayatı sürerken hiç duraksamadan çocuk bakıcısı Klara-Bel ile evlenmiştir. 21 yaşındayken oğlu Jonas doğmuştur. Eşi ve oğluyla birlikte Paris'ten Almanya'ya ve İngiltere'ye gitmişlerdir. Öğrenimini hem doğa bilimlerini hem de beşeri bilimleri kapsayan geniş bir alanda yapmayı hedeflemesine rağmen, Frizya adasında küçük bir okulda karşısına çıkan öğretmenlik yapma fırsatını değerlendirmiştir.

            Erik'in öğretmenlik yaptığı okulda Ruth onun öğrencisidir. Ruth'un yazdığı bir kompozisyon Erik'i çok etkilemiştir. Ruth'un tenefüslerde kız arkadaşlarını etrafına toplayarak onlara hikayeler anlatması, kendine olan özgüveni, hayalci yapısı da Erik'in dikkatini çekmiştir. Zamanla Erik kendi evinde Ruth'a özel dersler vermeye başlamıştır. Onu kendine itaat etmek durumunda bırakmış, etkisi altına almaya çalışmıştır. Eşi Klara-Bel ve oğlu Jonas ile daha az ilgilenir olmuş, tüm ilgisini Ruth'un gelişimine vermiştir. Ruth'a olan sevgisi, aşkı ve tutkusu her geçen gün artmaktadır. Bunu kendine itiraf edebildiğinde onu kendisinden uzaklaştırmak ve korumak için üniversiteden eski bir arkadaşı Bernhard Römer ve eşi Bayan Römer'in yanına eğitim alması için göndermiştir.

           Ruth, bir süre sonra geri döndüğünde Erik'in aşkından haberdar olacak mı? Kararı ne olacak? Erik ve eşi arasındaki ilişki ne yönde ilerleyecek? Jonas'ın tepkisi ne olacak? Tüm bunları okuyup öğrenmenizi isterim.

           Yazar, kadın-erkek ilişkilerini karakterler üzerinden yaptığı psikolojik tahlillerle derinlemesine işleyen, betimlemeleri bol, insanın içine işleyen yoğun duygular, aşk, tutku, yalnızlık, hüzün, hayal kırıklığı, düş gücü ile sınır tanımayan usta bir eser ortaya koymuştur. Okurken birçok duyguyu hissettim. Çok etkileyici bir kitaptı. Sizlere de tavsiye ederim.

           Altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:

          ''Ancak kişisel mutluluğun tümüyle yerle bir olması kişiyi gerçek insani olgunluğuna eriştirir.''

          ''Vazgeçmek kendini çöle çevirmek, sadece sevgini değil, eylem gücünü, aslında tüm gücünü verimsiz, cansız bir yalnızlığa gömmek demekti.''

           Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALBİ İYİ OLANIN YOLU ZORDUR

SATRANÇ

UMUT MEVSİMİ