AYAKTAKIMI ARASINDA
Güzel bir yaz gününden herkese merhaba arkadaşlar. Rus edebiyatının önemli yazarlarından Maksim Gorki'nin kaleminden ''Ayaktakımı Arasında'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.
Kitap, ''Ayaktakımı'' olarak nitelendirilen hem sosyal hem de manevi açıdan dibe vurmuş insanları konu edinen, dört perdeden oluşan bir tiyatro eseridir. Sosyal gerçekçiliğin başyapıtıdır. Rusya'da on dokuzuncu yüzyıl sonlarında patlak veren ekonomik krizin sonuçlarının hissedildiği bir dönemde yazılmıştır. Bir zamanlar aristokrasi ve diğer sınıflara mensup birtakım insanların güç ve iktidarlarını kaybederek bir pansiyonun bodrum katında bir araya gelmesiyle kurgu başlar. Bu tiyatro oyununda farklı dünya görüşlerinin çatışması yer alır ve bu çatışmalar gözlemlenen gerçeklere dayanır.
İnsanın insana insanla anlatıldığı bu eserde dünyanın gaddarlığı ve adaletsizliği vurgulanır. İnsandaki tüm değerler yitip gitmiştir. İnsanlık manzaralarını gözler önüne seren eser ''İnsan Nedir?'' sorusuna cevaplar bulmaya çalışır ve bunu da karakterlerin diyalogları üzerinden okura aktarır. Karakterlerin iç dünyalarını keşfederken okuyuculara toplumsal adaletsizlik konusunda empati geliştirme fırsatı sunar.
Kitabın dili sade, anlaşılır ve akıcıdır. Yazarın canlı anlatımıyla karakterlerin betimlemeleri gerçekçidir. İnsanlık üzerine düşünüp, o dönemde yaşamış insanların sarsıcı yaşantılarını sorgulayabilmek için eşsiz bir eser olduğu kanaatindeyim. Tüm arkadaşlarıma tavsiye ediyorum.
Altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:
''Emek keyif veriyorsa yaşam da güzeldir! Ama emek zorunluluk olmuşsa yaşam da esarete döner!''
''Her yer, her toprak parçası vardı haritalarda, ama bir tek adil ülke yok!''
''Muazzam bir şeydir insan! Tüm başlangıçlar ve sonlar ondadır...Her şey insandadır; her şey insan içindir!''
Bol kitaplı günler, sevgiyle...
Yorumlar
Yorum Gönder