NİŞANLI

 

          Güzel bir Ekim ayından herkese merhaba arkadaşlar. Rus edebiyatının muhteşem yazarı Anton Çehov'un kaleminden ''Nişanlı'' kitabının yorumlarını paylaşacağım bugün sizlerle.

           Kitap, ''Nişanlı'' ve ''Edebiyat Öğretmeni'' isimli öykülerden oluşur. Her iki öyküde de karşılanmayan beklentiler önemli yer tutar. Karakterlerin ortak özellikleri hayat amaçlarını kaybetmeleridir. Mutluluklarının zirvelerindeki karakterler kısa süre sonra doyumsuzluk ve hoşnutsuzluk hisleriyle karşı karşıya kalırlar.

           ''Nişanlı'' öyküsünde başkarakter Nadya yirmi üç yaşındadır. Andrey Andreyiç ile nişanlanır. Fakat düğünlerine kısa bir süre kala, Nadya nişanlısını sevmediğini fark eder. Huzursuz ve neşesizdir. Bir aile dostları olan Alexandr Timofeyiç, Nadya'yı okuması için Petersburg'a gitmeye ikna eder. Özgürlük duygusu ağır basan Nadya, ailesini ve nişanlısını bırakarak haber vermeden Petersburg'a gider. Bu yönüyle hikaye 20. yüzyıl başında Rus toplumunun kadın özgürleşmesinde geldiği noktaya dikkat çeker. Nadya'nın nişanlısı Andrey Andreyiç uzun zaman önce filoloji fakültesini bitirir fakat mesleğini icra etmez. Bu yönüyle de Çehov, ülkesinin sırtında taşıdığı aylak insanlara sert bir eleştiri yöneltir.

            ''Edebiyat Öğretmeni'' öyküsünde başkarakter Nikitin yirmi altı yaşındadır. Lisede edebiyat öğretmenidir. On sekiz yaşındaki Manya'ya aşık olur ve bir gün ona evlenme teklifi eder. Sevdiği kızla muradına eren bu genç adam kısa bir süre sonra varoluş kriziyle karşı karşıya gelir. Artık yaşadığı mutluluk, içinde bulunduğu hayat onu tatmin etmez ve kaçıp gitmek ister. Çünkü her şeyin, herkesin sıradanlaştığını düşünür.

            Rusya'daki acınası ve sefil günlük hayatın gerçekçi bir yansımasını ele alan öyküler, Çehov'un güçlü kalemiyle etkileyici bir biçimde anlatılır. Karakterlerin varoluş sancıları, derin psikolojik çözümlemeleriyle aktarılır. Kitabın dili akıcı ve sadedir. Betimlemeler yerinde ve ilgi çekicidir. Beğenerek okuduğum bu kitabı tüm arkadaşlarıma tavsiye ederim.

            Altını çizdiğim satırları sizlerle paylaşmak isterim:

            ''Sadece aydınlanmış ve kutsal insanlar ilginçtir, lazım olan onlardır sadece. Bu gibi insanların sayısı ne kadar artarsa, Tanrı'nın krallığı yeryüzüne o kadar çabuk gelecek.''

            ''Gözlerinin önünde yeni, uçsuz bucaksız, engin bir hayatın hayali canlanıyordu ve henüz belirsiz, sırlarla dolu bu hayat onu çekiyor ve yanına çağırıyordu.''

            Bol kitaplı günler, sevgiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HAYAT İMKANSIZ

KALBİ İYİ OLANIN YOLU ZORDUR

ÇUKURDA